Devlet, Sermaye, Sendika işbirliğiyle gerçekleştirilmiş bir işçi katliamı: Marikana Katliamı 8. yılında unutulmadı

kategori:

Güney Afrika’da bulunan Marikana platin maden işçilerinin grevini bastırmak amacıyla gerçekleştirilen Marikana Katliamı 8. yılında anılıyor. Güney Afrika’da 1960 yılından bu yana yaşanan en kanlı katliam olan Marikana Katliamı, sınıf mücadelelerinde sendika, devlet ve sermaye ilişkilerini çıplak biçimde göstermesi açısından son derece çarpıcı. Katliamın olduğu dönemde madende yönetici olan ve bugün Güney Afrika devlet başkanı Cyril Ramaphosa’nın madencileri anması kadar sendikalar tarafından yapılan anmalar da iki yüzlüce.

16 Ağustos 2012 tarihinde polis grev yapan maden işçilerinin üzerine otomatik silahlarla ateş açmış 34 madenci hayatını kaybetmiş, 78 işçi yaralanmış, 259 işçi tutuklamıştı. Ancak çok sayıda işçi 16 Ağustos’ta yaşamını yitirmiş olsa da katliam öncesinde başlamıştı.

Londra merkezli Lonmin plc.’ye ait platin madeninde çalışan 3000 civarında işçi 10 Ağustos 2012 tarihinde daha iyi ücret ve sosyal haklarının düzeltilmesi talebiyle grev başlattı. İşçiler her ne kadar Ulusal Maden İşçileri Sendikası (National Union of Mineworkers – NUM) üyesi olsalar da grev sendikal kararla başlamamıştı. Tam tersi işçilerin başlattıkları bu fiili grev sonrasında sendika, şirket ve devletin yanında durmuştu.

11 Ağustos’ta NUM yöneticileri ile görüşmeye giden bir grup işçinin üzerine açılan ateş sonucu 2 işçi bina önünde yaşamını yitirdi. İşçiler tarafından bu cinayetlerin doğrudan sendika tarafından organize edildiği iddia edildi. (bkn. https://www.dailymaverick.co.za/opinionista/2012-10-12-marikana-prequel-num-and-the-murders-that-started-it-all/)

Cinayetin ardından işçileri madenin karşısındaki bir tepede beklemeye başladı. Grev önce sendikalar tarafından bitirilmeye çalışıldı. İşçileri ikna etmek isteyen NUM sendikası başkanı işçiler tarafından kovuldu. Madende üyeleri olan bir başka sendika olan Maden İşçileri ve İnşaat Sendikası Birliği (Association of Mineworkers and Construction Union – AMCU) başkanı tarafından yapılan dağılmaları yönündeki çağrı da işçiler tarafından reddedildi. Grevin bu şekilde bitirilemeyeceğinin anlaşılmasının ardından da polis saldırıları başladı. 12 Ağustos’tan 15 Ağustos’a kadar polis ve grevci işçiler arasındaki çatışmalarda, en az 4 maden işçisi, 2 polis ve 2 özel güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi.

16 Ağustos’ta ise polis ellerinde yalnızca palalar ve sopalar olan maden işçilerine otomatik silahlarla yaylım ateşi açtı. Katliamda 34 maden işçisi hayatını kaybetti, 78 işçi yaralandı. Ancak bu katliam grevi bitirmeye yetmedi.Hatta katliam sonrası grev başka madenlere de yayıldı. Toplam 6 hafta süren grev sonunda madenciler yüzde 22 oranında ücret zammı aldı.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir