Ultra-Sol Hakkında Sıkça Sorulan Sorular – Ediciones Inéditas

İşin ortadan kaldırılması / İşin olumsuzlanması / İş karşıtlığı

Örgütlenme, iş, komünizasyon, proletaryanın kendi ortadan kaldırması ve bu ortamdaki kendi faaliyetlerimizle ilgili deneyimlerimiz açısından pozisyonlarımızın ne olduğu konusunda sık sık benzer sorular alıyoruz. Bu SSS’de bu sorulara bazı hızlı yanıtlar vermeyi umuyoruz. Bu, devam etmekte olan bir çalışma olmaya devam edecektir.

İşin olumsuzlanması, işi ortadan kaldıran sürecin adıdır. İşin ortadan kaldırılmasına ilişkin tartışmalar kafa karıştırıcı olabilir çünkü bu konuda yazan farklı teorisyenler bazen emek ve iş terimlerini birbirinin yerine kullanırken, diğerlerinin her terim için özel tanımları vardır.

Gerçi bu İngilizceye özgü bir sorundur, çünkü diğer dillerde iş için genellikle iki değil tek bir kelime vardır. (İspanyolca: trabajo; Fransızca: travail).

Ultra-sol genel olarak işin ortadan kaldırılması 1) proletaryanın kendi kendini yok etme sürecinin gerekli bir parçası olarak görür, 2) zira proletaryayı kapitalizmden kurtarmak için proletaryanın devrim yoluyla kendi kendini yok etmesi gerekir.

Bir kenara, proletarya sadece ‘işçiler’ değil, yasal olsun ya da olmasın, doğrudan ya da bir başkası aracılığıyla yaşamak için paraya ihtiyaç duyan HERKES’tir. Yani buna çalışamayacak durumda olanlar, işsizler, doğrudan ücret almayan bakıcılar, seks işçileri vb. dahildir.

3) İşin ortadan kaldırılmasının temelde işaret ettiği şey, bildiğimiz şekliyle işin tarihin bir ürünü olduğu ve her zaman var olmadığı gerçeğidir. Tıpkı ücretli emek ve kapitalizmin her zaman var olmadığı gibi. Dolayısıyla ultra-sol için işin ortadan kaldırılması komünizmin yaratılması için gereklidir çünkü bildiğimiz haliyle iş, kapitalizmin kendisinden doğan bir şeydir. Ona özgü bir sosyal kategoridir. 4) Ultra-sol için komünizm sadece istediğinize ve/veya ihtiyacınız olana sahip olmak değil, aynı zamanda proleter olma durumumuzdan tamamen kurtulmaktır. Dolayısıyla komünizm, iş/iş-dışı ikiliğinin ortadan kaldırılması olacaktır, çünkü kapitalizmde bile iş-dışı zaman (boş zaman), günün, haftanın, ayın işinden (Marx’ın terimleriyle: emek-gücümüzün geri kazanımı) kurtulduğumuz, iş için gerekli bir parça olarak görülmektedir. 5) Peki bu ikilik nasıl ortadan kaldırılır? Faaliyetlerimizin iş ve iş-dışı arasındaki sahte ayrımını yıkarak. Bu, tüm zamanımızın SADECE iş ya da SADECE iş-dışı olacağı anlamına gelmez, daha ziyade yaşam yollarımız artık zamanımızı bu tür kategorilere ayırmayı gerekli görmeyecektir.

Bazen kullanılan bir örnek: Bir ayı ormanda geziniyor, kendini ağaçlara tırmalıyor, böceklere saldırıyor ve sonra içinde balık olan bir dereye rastlıyor. Ayı acıktığını hisseder ve balık yakalama zamanının geldiğine karar verir. Dereye dalar ve birkaç denemeden sonra bir tane yakalar. Güneş batmaya başlarken yemeğinin tadını çıkarır. Şimdi, bir noktada ayı çalıştığına karar verir mi? Balık yakalamak eğlenceli midir? Yoksa iş midir? Ya da böyle bir ikilem mantıklı bile değil midir?

İnsan toplulukları genellikle bir ayının yaşamından çok daha karmaşık olduğu için bu ütopik gelebilir, ancak insan faaliyetlerinin altında yaşadığımız sahte kapitalist kıtlık tarafından bu kadar benzersiz bir şekilde yönlendirilmediği böyle bir zaman vardı. 6) Yaşayabilmemiz için yapmamız gereken faaliyet doğrudan gerçek ihtiyaç ve arzularımıza bağlıysa, o zaman iş olmaktan çıkar ve yumruklanacak başka bir zaman çizelgesi, başka bir dayatma değil, sadece arzu ettiğimiz yaşamları sürdürebilmemiz için yapılması gereken şeyleri yapmak olur. Bu, işçi olmaktan çıkma ve insan topluluğunu(-larını) yeniden oluşturmaya başlama sürecinin bir parçasıdır. Birçok Marksistin emeğin ortadan kaldırılmasını değil, emeğin savunucusu olarak gördüğü Karl Marx bile Alman İdeolojisi’nde komünist toplumun özelliklerinden birinin faaliyet alanımızın büyük ölçüde genişlemesi ve artık kapitalizmde olduğu gibi aşırı uzmanlaşmış rollere sahip olmamamız olduğunu belirtmektedir.

Elbette bu, ev işlerinin sihirli bir şekilde ev işi olmaktan çıkacağı anlamına gelmiyor; daha ziyade ev işleri sadece evde gerçekleşen ve cinsiyetçi çizgide kalan bir şey olmaktan çıkacaktır. Evlerimiz için gerekli olan faaliyetin patriyarkal (ve genellikle ırksallaştırılmış) cinsiyetlendirmesini yok etmek için oldukça fazla miktarda ön yapılandırmanın gerçekleşmesi gerekecektir. Ancak bu faaliyet, zorunlu olarak, komünal hale gelecek ve sadece yüksek sosyal izolasyona sahip insanlara bağlı kalmayacak ve daha düşük sosyal statüye sahip olanlara (yani ırksallaştırılmış göçmenler vb.) aktarılmayacaktır.

7) Bu da komünizmin bir başka önemli özelliğine işaret etmektedir. Komünizm, kapitalizm gibi bir üretim tarzı değildir. Daha ziyade, üretim ve tüketimin sosyal kategorilerini çökerten bir yaşam yoludur. Yani bazı komünist ve anarşistlerin gördüğü gibi iş dünyasını yönetmenin başka bir yolu değildir. Bu sosyal kategoriler, üretim ve tüketim, kapitalizm altında mevcuttur çünkü TÜM üretim ve tüketim, çalışmak zorunda kalanların doğrudan ihtiyaçları ve/veya arzularına değil, proletaryanın emeğinden artı-değer çıkarılmasına odaklanır. Bu da kapitalist zaman ve mekan içindeki sosyal bölünmeyi açıklar: tüketmek için mağazaya gideriz ve ‘üretmek için’ işe gideriz. Sanayi toplumunun yıkıcı yönlerinin çoğu muhtemelen ortadan kalkacaktır çünkü işin büyük çoğunluğu insan ihtiyaçlarını ya da arzularını karşılamaya değil kar elde etmeye dayanmaktadır. Kapitalizmde geçinebilmek için para almadığınız sürece kim bir dükkânda oturup kimsenin gerçekten ihtiyacı olmayan ıvır zıvırlar yapmak ister ki? 9) O halde komünizm, insanın doğal dünya üzerinde egemenlik kurması değil, doğal dünya ile yeniden bütünleşmesi ile ilgilidir. Şehir ve ülke arasında da bir çöküş. Ve bunu başarmak için, zorunlu olarak, işin ortadan kaldırılması gerekir, böylece sosyal ilişkilerimiz temelden değişir ve sadece farklı bir şekilde yönetilmez.

8) Peki o zaman, iş-karşıtlığı nedir? Bu, iş ve kapitalizm söz konusu olduğunda konumumuzu tanımlamak için kullandığımız bir terim. Bruno Astarian iş karşıtlığının tarihi ve emeğin reddinden farklılaşması üzerine uzun bir makale yazdı. Buradan ulaşabilirsiniz. Saidiya Saidiya Hartman da genç bir siyahi kadın olan Esther Brown etrafında, işin doğrudan yaşanmış, yabancılaşmamış bir hayatın karşıtı olarak görüldüğü, ırksallaştırılmış ve cinsiyetlendirilmiş bir çalışma reddine ışık tutan spekülatif bir tarihsel makale yazmıştır. Burada bulabilirsiniz (pdf).

Elbette komünist bir geleceğin ufku inanılmaz derecede uzak ve uzak görünüyor, ancak sadece birkaç nesil önce insanlar dünyanın dört bir yanında komünal, kapitalist olmayan toplumlarda yaşıyordu.

Kaynak: Ultra-Left FAQ – The abolition of work / negation of work / Anti-work

Çeviri: heimatloskultu / Konzept


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir