Kapitalist barbarlığın krizi derinleştikçe devletlerin saldırganlığı artıyor. Emperyalist güçlerin nüfuz alanlarını genişletme mücadelelerinin önemli cephelerinden biri olan Ukrayna’da Ocak ayı başından bu yana NATO ve Rusya arasında gerginlik, karşılıklı hamleler, restleşmeler ve güç gösterileriyle artarak sürüyordu. Sonuç olarak Rusya, 21 Şubat’ta Ukrayna’nın doğusunda bulunan Lugansk ve Donetks’i bağımsız devletler olarak tanıdı ve ardından bugün Ukrayna’ya yönelik nereye varacağı belirsiz olan bir işgal operasyonu başlattı. Taraflar karşılıklı olarak savaş ilan etti ve bütün diplomatik ilişkilerini kesti. Savaşın daha birinci gününde şiddetli çatışmalar yaşandığı, aralarında sivillerin de olduğu yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, insanların çaresizce sığınacak yer aradıkları veya Kiev’i terk etmeye çalıştıkları haberleri geliyor. Bu operasyon dünyanın dört bir yanında emperyalistler arası pazar ve nüfuz savaşının sınırsız bir yıkımın önünü açabilecek boyutlara gelebileceğini ve sistemin akıl dışılığını yeni bir göstergesi.
Kuşkusuz savaş devam ettikçe ve derinleştikçe bu, daha fazla ölüm, yıkım ve zorunlu göç anlamına gelecektir. Ancak bunun da ötesinde böylesi bir savaşın bölgeyi ve tüm dünyayı etkileyecek, çok daha yıkıcı sonuçlarının olabileceği pek çok kişi tarafından dillendiriliyor. Bir topyekûn savaş olasılığından söz etmek için henüz erken olsa da, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in nükleer silah kullanma olasılığını dahi dillendirdiği böylesi bir süreçte akıl dışı seçeneklerin gerçekleşme ihtimali de yok değil.
Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi bugün Ukrayna ve Rusya arasında başlayan savaş NATO üyesi devletlerin, Rusya’nın, Ukrayna’nın ve onların hizmet ettikleri kapitalistlerin çıkarlar çatışmaları nedeniyle başladı. Bizler yıllar boyunca savaşlarla kan gölüne dönmüş bir coğrafyada mücadele eden özgürlükçü komünistler olarak bu emperyalist savaşın hiçbir tarafının yanında değiliz. Çeşitli devletlerden ve uluslararası kurumlardan gelen “insani” çağrıların samimi olmadığını ve kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmediklerini çok iyi biliyoruz. Biz savaşın mağduru olan, bombardımanlarda hayatını kaybeden sivillerin, her iki tarafta da zorla cephede ölüme gönderilen emekçi çocuklarının, yaşamları yerle bir milyonlarca insanın yanındayız. Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığmasının ardından oligarkların ve zenginlerin ülkeyi terk ettiğini aktaran gazeteci Gulsum Khalilova’nın dediği gibi her yerde olduğu gibi bu savaşta da zenginler kaçmakta, fakirler ölmektedir.
Bizler işçi sınıfı için işgal ve savaşlar karşısında çözümün ulusal savunma olmadığını ve bugün Ukrayna’da başlayan ve yayılma olasılığı bulunan savaşın ancak dünya her yerinde emekçilerin topyekûn mücadelesiyle durdurulabileceğini biliyoruz. Yine biliyoruz ki insanlığa ve dünya üzerindeki tüm canlı yaşamına yönelik bu tehdit karşısında kapitalizmi derhal ortadan kaldırmaktan başka şansımız yok. Devletlerin, egemen sınıfların çıkarları adına çıkartılan savaşlara ve her geçen gün daha da yıkıcı hale gelen savaş politikalarına dünyanın dört bir yanında tüm gücümüzle karşı çıkmalıyız. Bu sistem altında sömürülen, giderek yoksullaşan ve ölüme gönderilmek istenen tüm emekçileri savaşa ve kapitalist barbarlığa karşı birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.
Uluslar arasında savaşa, sınıflar arasında barışa hayır!
Savaşa karşı sınıf savaşı!
Yeryüzü Postası
Bir yanıt yazın