Honduras’taki yoksulluk ve baskıdan ötürü kitlesel olarak ABD sınırına dayananlarla, Bangladeş’teki iklim değişikliğinin etkilerinden kaçıp göç edenleri nasıl ele alırsınız? Bu alakasız gözüken iki durumun şiddetsizlik eylemleri ve sivil itaatsizlik açısından anlamı nedir? Bu ilişkinin bizim için anlamı nedir?
Öyleyse, bu küçük incelemeyle başlayalım; “Deniz seviyesinin yalnızca bir metre yükselmesiyle birlikte, Bangladeş topraklarının %15 kadarı deniz suları altında kalarak kaybolabilir ve Bangladeş’in kıyı bölgelerinde yaşayan yaklaşık 30 milyon kişi, iklim değişikliğinin etkileri yüzünden göçmen haline gelebilir”1. Daha geçen yıl, 800.000’i aşkın Rohingya, Myanmar’dan Bengal Körfezi’nde Bangladeş kıyıları boyunca yer alan bakımsız kamplara zorla sürüldüler. Şimdi bu yerleştirildikleri kamplar, onların uzun bir süre için ev demek zorunda olacakları yerlerdir.
Şimdi, bir ulusal güvenlik tehdidi olarak lanse edilen, yaklaşan 7.200 kişilik güçlü kervanı kötülemek için ABD başkanının ara dönem seçimlerini kullandığı Honduras’a dönelim. Kervan fikri en başında, sağcı oryantasyonlu hükümet eğilimini gayri meşru kılmanın yollarını arayan ve göç meseleleri üzerine çalışan aktivistler tarafından bir doğrudan eylem yanıtı olarak gelişmişti.2
Organizatörler, muhtemelen kervanın eriştiği halden bunalmış, hatta belki de kafalarını inanamayarak sallıyorlar. 2446 kilometrelik bu yol yürüyüşünü3 gerçekleştirenler, ABD’de aileleri için daha iyi ve güvenli hayatlar düşleyerek ülkelerindeki yoksulluk ve şiddeti terk ediyor. ABD’den gelen cevap ise, ABD sınırına askeri birlik takviyesinin yanı sıra4, Honduras’a uluslararası yardımı kesme tehdidi oldu.
AB, 2015’te kendi düzensiz göç dalgasını deneyimlemişti ve bu bir milyonu aşan iltica talipleri ve göçmenlerin kıyılarına dalgalar halinde gelmeleri sonucunda neredeyse altüst oluyordu. AB ve bileşeni ülkeler pek çok metod deneyerek insanları kendilerinden uzak tutmaya çalıştılar. Örneğin, bir kota sistemi girişimi yaparak5 “sorumluluğu yönetmeye” çalışmakta ve mültecilerin alıkonulma, kaçırılma, işkence ve köle olarak satılma açık riski altında7 yaşadıkları ülkelerde, zorla tutulmaya devam edilmeleri için Libyalı militanlarla yapılan şüpheli karşılıklı anlaşmalar gibi6 girişimlerde bulundular. Dahası çok övülen ama etik olarak şüpheli olan AB Türkiye anlaşması, Türkiye’de yasal olarak sığınma sürecine başvuran ve daha sonra Yunanistan’a [ve AB sınırlarına] düzensiz/yasa dışı bir şekilde giren her bir Suriyeli göçmenin geri iade edilmesini içeriyordu.8
Bütün bu insanlar, yolculuklarının her aşamasında tekrar eden zorluklarla, şiddete maruz kalmayla ve hak ihlalleriyle karşı karşıya geldiler. Onlar, göçüyorlar çünkü ülkelerinde mecbur kaldıkları iki seçenek var, birincisi kazanç elde etmek için kısıtlı fırsatlarla uğraşmak ve ikincisi korku, işkence ve savaşla yüzleşmek. Eğer biz, bu zehirli karışıma iklim değişikliğinin etkilerini de eklersek, bu hareket edenlerin [göçenlerin] sayılarının yalnızca artacağından emin olabiliriz.
Hali hazırda, iklim değişikliğiyle Avrupa’ya göç dalgasını doğrudan ilişkilendiren bir düşünce yapısı mevcut. Time Dergisi, İklim ve Güvenlik Merkezinin (CCS) şu sözlerini alıntılamıştır, “(2006 ve 2011 yılları arasında Suriye’de yaşanan) kuraklık ve bunun Esad rejimi tarafından yanlış yönetilmesi, 2 milyon Suriyeliyi yerlerinden etmeye sebep olmuştur. Bu iç göç dalgası, iç savaşa sebep olan toplumsal kargaşanın ortaya çıkmasına katkı yapmış olabilir. Bu iç savaş, Avrupa’ya sığınmacı akınına sebep olmuştur.”9 İnsani yardım meselesinde çalışan biri olarak ben, hali hazırda bu ihtimali planlayan ve şimdiye kadar birkaç yıldır bu konuda pek çok şey yapan kuruluşlar gördüm. İnsani yardım kuruluşlarının değerlendirmeleri bu konuda yalnız değildir. Birleşik Devletler Savunma Bakanlığı 2014 yılında iklim değişikliğini ‘tehdit yaratıcısı’ olarak etiketlemiş ve şunu belirtmiştir: “Yükselen küresel ısınma, değişen/düzensizleşen yağış şekilleri, deniz seviyelerinin yükselmesi ve ekstrem hava olayları, küresel istikrarsızlık mücadelelerini, açlığı, yoksulluğu ve şiddeti yoğunlaştıracaktır. Bunlar, gıda ve su kıtlığına, salgın hastalıklara, göçmenler ve kaynaklar hakındaki ihtilaflara ve dünya çapındaki bölgelerin doğal felaketler sonucunda yıkılmasına yol açacaktır.”10
Honduras karavanı şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eyleminin iyi bir örneğidir. Kolektif bir şekilde hareket eden sadece 7000 insan, şunları kazanmıştır; a) durumlarının medya tarafından sürekli ele alınması, b) Honduras devleti de dahil olmak üzere bir kısım hükümetlerin kamu fikrini yönetmek ve frenlemek adına çabalaması ve c) kamu sempatisinin, yaşadıkları ülkeye bağlı olarak artan veya azalan kapsamda oluşması ve iki bakımdan da kamuoyunun meseleye dair kutuplaşması. Genellikle bir gömlek ve sırt çantasıyla göçen bu az sayıdaki insana bu derece büyük bir güç atfedilmiştir. Kervan, karşıt tarafların işlevselliğine dair rahatsız edici ve test edici bir beceriye sahiptir. Bunu hükümetlerin tepkilerinde açıkça görebiliyoruz. Yunanistan ve İtalya’ya doğru yaşanan geniş kapsamlı göçmen dalgası, supranasyonal AB’nin işlevselliğini ağır bir şekilde test etmiştir ve hala daha etmektedir. Bu şu demektir, bu hareketler çok yüksek risk taşımaktadır ve başarısız olabilir, bazı durumlarda katılanlar için ölümcül şekilde sonuçlanabilir. Fakat aktivistler, bu bir avuç insanın faaliyetlerine tanıklık ederek kayda değer dersler çıkarabilir. Bu durumda güya mülksüzleştirilenler [sistemin gözünde güçsüz olanlar], güçlülerin sistemini sarsabilir.
Eğer bu işi yapanlar şiddetsizlik ilkelerine bağlı kalırlarsa, bu tarz yürüyüşler, kamu oyunun en zorlu meselelerine dair fikir değişikliklerinin oluşmasına yarayabilir. Bütün mültecilerin ve göçmenlerin desteklenmesi adına çalışanlar, iklim değişikliğinin etkileri sonucu en başta kendi yurtlarını terketmek zorunda kalanların davasını inşa etmeye başlarlarsa bu iyi olur. Göçmenler ve aktivistler ayrıca rotaları boyunca mümkün olan en geniş çapta aktörleri içeren müttefiklikler inşa etmeyi gözetmelidir. Yalnızca sivil toplum örgütleri, yasal gruplar ve dini liderler gibi alışılmış simaları değil, fakat ayrıca belediyeler, yerel iş yeri sahipleri ve küçük ve orta ölçekli işletmeleri de ve hatta genellikle kaçakçılık rotalarını ve tehlikelerini herkesten daha iyi bilen taksi ve kamyon şoförleri de müttefik olarak kazanılmalıdır. Geniş destek koalisyonu, aktivistleri oluşabilecek zararlardan korur, diğer insanları katılmaya motive eder ve durumu [göçü, hareketliliği], ayrışma ve korku yoluyla kontrol altına almaya çalışanların olumsuz ve yaygaracı argümanlarına karşıtlık yaratır. Geniş destek koalisyonu, sivil itaatsizliği meşrulaştıracaktır. Kimileri kervanı, 1930 Hindistanındaki Tuz Yürüyüşü11 ile özdeşleştirmekte ve dahası bu hareketi diğerinin uzantısı olarak görmektedir.
Şiddet içermeyen doğrudan eylemin temel ilkelerinden biri birliktir. Başarılı mücadeleler, çok sayıda politik, sosyal, ekonomik grupların ve sosyal sektörlerin katılımını gerektirir. Çünkü bir faaliyetin meşruiyeti ve gücü onun yarattığı hareketliliğe çok sayıda sivilin katılımında yatar ve genellikle bu katılım, grupların ve örgütlerin koalisyonunu gerektirir.12 Bu koalisyon, insanların birliğidir. Honduraslılar yürüyorlar çünkü onlar bir amaç birliğine sahipler. Bu birlik onları kendi günlük yaşamlarının anlamları adına belirledikleri hedefleri için fedakarlık yapmaya olanak sağlıyor.
İklim değişikliği, daha fazla insanı kollektif sivil itaatsizlik eylemlerine itecektir. Bunun kendileri ve aileleri için en iyisi olduğuna inanan insanlar bu eylemlere yönelecektir. İç Göçü Gözlemleme Merkezi (IDMC), 2008 ile 2014 arasındaki 6 yılda, yıllık ortalama en az 22.5 milyon insanın sel, heyelan, fırtına, orman yangını ve ekstrem sıcakların yarattığı doğrudan tehditler sonucunda yer değiştirdiğini tahmin etmektedir.13 Eğer öngörüldüğü gibi Bangladeş’te deniz seviyesinde yükselmeler yaşanırsa; eski ve yeni evlerinde, istenmeyen, devletsiz ve sevilmeyen Arakanlıların yola düşmesinde ve göçmesinde kaybedecekleri şey çok azdır. Ben ilk olarak, bunun yaşanmamasını umuyorum ve Nesli Tükenmeye Karşı İsyan (ER, Extinction Rebellion) ve diğerlerinin onlar için yürümelerini umuyorum, bu sayede Arakanlıların göçe asla ihtiyacı olmayabilir.
[1] http://www.ncdo.nl/artikel/climate-change-its-impacts-bangladesh
[2] https://www.nytimes.com/2018/10/24/world/americas/migrant-caravan-trump.html
[3] https://www.newsweek.com/migrant-caravan-map-where-mexico-are-they-when-will-they-reach-us-border-1183582
[4] https://eu.usatoday.com/story/news/world/2018/10/20/migrant-caravan-honduras-migrants-mexico-border/1709896002/
[5] https://www.euractiv.com/section/justice-home-affairs/news/many-eu-countries-say-no-to-immigration-quotas/
[6] https://apnews.com/9e808574a4d04eb38fa8c688d110a23d
[7] https://edition.cnn.com/specials/africa/libya-slave-auctions
[8] https://www.migrationpolicy.org/news/paradox-eu-turkey-refugee-deal
[9] http://time.com/4024210/climate-change-migrants/
[10] https://dod.defense.gov/News/Article/Article/603440/
[11] https://nonviolencejustpeace.net/2018/10/22/migrants-process-in-caravan-in-spirit-of-salt-march-march-on-washington/
[12] http://canvasopedia.org/wp-content/uploads/2015/08/CANVAS-Core-Curriculum_EN.pdf
[13] https://public.wmo.int/en/resources/bulletin/disaster-related-displacement-changing-climate
Çeviri: Yeryüzü Postası
Orjinal Metin: Honduran Caravan, Climate Displacement and NVCD
Bir yanıt yazın