Özgürlüğü sandıkta arama, direniş neredeyse özgürlük orada!

kategori:

Giderek yoksullaştığımız; iklim krizi, savaşlar, ırkçılık gibi derin ve yıkıcı sorunlarla karşı karşıya olduğumuz bir dönemde, 6 Şubat’ta gerçekleşen Maraş merkezli depremlerle ağır bir yıkım yaşadık. On binlerce insanımız yaşamını yitirdi, yüz binlercesi yaralandı, evlerini kaybetti ve yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldı. Hepimizin içinde onarılmaz yaralar bırakan bu yıkımın, doğal bir afetin değil, ranta dayalı sermaye politikalarının ve devletin insan yaşamını yok sayan uygulamalarının sonucu yaşanan bir katliam olduğunu iyi biliyoruz.

Kimse yanılgıya düşmesin, gündemimiz değişmedi, acımız da öfkemiz de dinmedi. Öfkeliyiz, çünkü biliyoruz ki depremler, seller, iş cinayetleri, tren kazaları veya savaş politikaları nedeniyle ölmek kader değil, bu sömürü düzeninin doğrudan bir sonucudur. Dünyanın her yerinde sömürücü kapitalistlerin ve onların hizmetindeki politikacıların servetleri, bizden çaldıklarıyla büyüyor ve iktidarları cesetlerimiz üzerinde yükseliyor.

Hepimiz bunların yaşanmayacağı, sömürünün ve tahakkümün olmadığı özgür bir yaşam istiyoruz. Çaresizlik hissi bir çoğumuzu kötünün iyisini tercih etmeye itse de iktidara kim gelirse gelsin bu düzende bir kurtuluş mümkün değil. Özgürlüğümüzü ne bizi sahte umutlarla oyalayan sözde muhalif siyasetçiler ne de patronlarla uzlaştırmak adına mücadelelerimizi engelleyen sendikacılar getirecek. Özgürlük işyerinde, okulda, mahallede; yani bulunduğumuz her alandaki örgütlülüğümüz ve mücadelemizle mümkün olacak.

Onlar tarih boyunca olduğu gibi bugün de bize yıkıntı bıraktılar, ama asla umutsuz değiliz. Bizler o yıkıntılar üzerinde yeni bir dünya yaratacağımızı biliyoruz ve tarihten bugüne bunun mücadelesini veriyoruz. Bize kurtuluş umudunu 8 saatlik işgünü mücadelesiyle 1 Mayısları yaratan anarşist işçiler, Ukrayna’dan İspanya’ya egemenlere diz çöktüren yoldaşlarımız ve işçi sınıfının mücadelelerle dolu tarihi veriyor. Bugün de umudun nerede olduğunu patronların ve düzenin hizmetindeki sendikalara rağmen kendi yollarını bulup mücadele eden işçiler, baskılara rağmen, sokakları da meydanları da geceleri de terk etmeyen kadınlar ve LGBTİ+’lar, İran’dan Fransa’ya, Kolombiya’dan ABD’ye dünyanın dört bir yanında mücadele eden sınıf kardeşlerimiz gösteriyor.

Bizler anarşist-komünistiz. Sınıfların, her tür hiyerarşi ve eşitsizliğin ortadan kalkacağı, insan ve doğanın uyum içinde olacağı özgürlükçü-komünist bir toplum yaratmak için mücadele ediyoruz. Bu düzenin bizi her gün yeni bir felaketle karşı karşıya bırakmasına ve topluca katletmesine rağmen, geniş kesimlerin seçim gündemine hapsedildiği koşullarda toplumsal bir devrimin artık bir seçenek değil, insanlığın varoluşu ile yok oluşu arasında bir tercih meselesi haline geldiğini daha yüksek sesle söyleme zorunluluğu hissediyoruz.

Bu nedenle bayram değil, devrimci tarihimizin ve mücadelemizin simgesi olan 1 Mayıs’ta kara-kızıl bayraklarımızla sokaklarda olacağız.

Acımız için kara, kanımız için kızıl…

Yeryüzü Postası


Yorumlar

“Özgürlüğü sandıkta arama, direniş neredeyse özgürlük orada!” için 2 yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir