Biz Kabul Etmiyoruz!

AKP-MHP ittifakının belirlediği koşullarda, zamanda ve kurallarla yapılan baskın 24 Haziran seçimleri sonuçlandı. Bu düzen içinde en ideal biçimiyle dahi temsili demokrasinin seçimlerinin birer tiyatrodan ibaret olduğunu çok iyi biliyoruz. Ama bu defa senaryosuyla, oyuncularıyla, dekoruyla hiçbir inandırıcılığı olmayan berbat bir prodüksiyonla karşı karşıyayız.

Gazeteci, öğrenci, avukat, belediye başkanı ve milletvekillerinin de aralarında olduğu yüzlerce kişinin siyasal nedenlerle hapishanelerde olduğu, yüzlercesinin yurt dışına gitmek zorunda kaldığı, insanların yalnızca sosyal medyada bir paylaşım yaptığı, barış istediği, cumhurbaşkanını eleştirdiği veya basın açıklamasına katıldığı tutuklanabildiği, binlerce insanın KHK’larla işinden atıldığı ve temel haklarından mahrum bırakıldığı, basın ve ifade özgürlüğünün hiç olmadığı, medyanın neredeyse tümüyle iktidarın güdümünde olduğu koşullardan söz ediyoruz.

Bu seçim, OHAL’le birlikte daha da ağırlaşan baskı koşullarında, Kürt illeri başta olmak üzere bağımsız gözlemcilere ve resmi müşahitler yönelik engellemeler, silahlı baskınlara varan saldırılar, sandıkların taşınması, toplu ve mükerrer oy kullanmalar ve başka türlü hilelerle gerçekleşti. Çok açık ki, tespit edilen, kayıt altına alınanlar usulsüzlüklerin yalnızca küçük bir kısmı. Bir kaç gün öncesinde üç kişinin AKP milletvekilinin yakınları tarafından öldürülüğü Suruç’ta seçim günü yaşananlar dahi seçimin meşru olmadığının göstergesi.

Ancak AKP-MHP ittifakı daha sonuçlar açıklanmadan kutlamaya başlarken, sözde muhalefet partileri hiç vakit kaybetmeden sonuçları kabul ettiğini ilan etti. Daha kesin sonuçlar açıklanmadan, bu kadar açık usulsüzlüklere rağmen CHP’nin adayı Muharrem İnce “Erdoğan’ın kazandığını kabul ediyorum” dedi. Diğer partilerden de bir itiraz gelmedi. Recep Tayyip Erdoğan 16 Nisan referandumundan sonra “Atı alan Üsküdarı geçti.” demişti. Bu defa “Bozacının Şahidi Şıracı.” destek uygun olur herhalde. CHP’den veya diğer sözde muhalefet partilerinden hala bir direniş adımı bekleyen varsa daha çok hayal kırıklığına uğrayacak. Ancak onların sonuçları kabul ediyor olması bir şeyi değiştirmiyor. Biz kabul etmiyoruz!

Biz seçim kararı alındığı zaman söylemiştik; bizi mahkum ettikleri bu mafya düzeni de, bu düzen içindeki seçimler de meşru olmadığı gibi bu sonuçlar da meşru değil. AKP-MHP ittifakının, CHP’sinden İYİP’ine sözde muhalefetin sonuçları kabul etmesinin bir önemi yok. Seçim furyasına katılan HDP’nin ve parlamenter alana hapsolmuş sosyalistlerin, teselli ikramiyesi olarak verilen milletvekillikleriyle avunmasının da bir önemi yok. Biz kabul etmiyoruz!

Bizlere dayatılan yalan, baskı ve zorbalıkla ayakta tutulmak istenen bu düzene boyun eğmiyoruz. Yoksulluk ve açlıkla terbiye edilmeye, yaklaşan krizlerin yükünün biz emekçilerin sırtına yüklenmesine, her tür ulusal savaşa, ırkçılığa emperyalist politikalara,kadınların katledilmesine, tacize, tecavüze, çocuk istismarına, heteroseksizme direnmeye devam edeceğiz. TEKEL’de, Greif’te, Metal Fırtına’da üretimden gelen gücümüzler neler yapabileceğimizi gördük, gösterdik. Düzenin sözde muhaliflerine rağmen hileli 16 Nisan referandumu sonuçlarını kabul etmedik, sokakta direndik. En kötü koşullarda 8 Martlarda, Onur Yürüşlerinde sokaktaydık. Sustuğumuzu zannettikleri anda hepimizi Nuriye olduk, Semih olduk. Savaş çığırtkanlarının karşısında “İşgalin, katliamın lokumu olmaz” diye dikildik.

Ne yaparlarsa yapsınlar ayaktayız. Özgür, sınıfların, sınırların sömürünün olmadığı bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizi sürüklemek istedikleri karanlığı ve karamsarlığı biz kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz!

Yeryüzü Postası – Arahnia Kara Bayrak


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir