Bir Sonraki Adım: Doğrudan Eylem – IWW İstanbul

Gösterilerin bile yapılamadığı bir ortamla karşı karşıyayız. Biraz izin verir gibi yapıyorlar, ama istedikleri zaman yasaklayıveriyorlar. Yasaklamazlarsa özellikle Anadolu sokaklarında o görevi ifa edecek Teşkilat-ı Mahsusa (Sturmabteilung da diyebiliriz) adayı çokça ipsiz sapsız var. Ölüm oruçları sınırlı ses veriyor. Karşısındakini teröristlikle suçlayıp yaşam hakkına saygı duymayacak bir iktidar var sonuçta. Bu durumun yalnızca devletin olağanüstü hal yasakları sonucu olduğunu düşünmemek gerek. Aynı zamanda bu gösterilerin -gösteri olarak kaldığı sürece- bir işe yaramadığının içgüdüsel olarak görülmesi de ana etkenlerden biri.

İşte bu noktada bir sonraki adımımızı netleştirmemiz gerekiyor. Eskisi gibi devam mı edeceğiz, yoksa yeni ve çok daha işe yarayan mücadele biçimleri mi ortaya koyacağız? Eğer tercihimiz ikincisi ise simgesel eylemlerle doğrudan eylemler arasındaki farkı ortaya sermemiz gerek.

Simgesel eylem, insan kazanmak için yapılan eylemdir. Miting düzenlersiniz, iktidara sesinizi duyurursunuz ya da belki de birilerini tehdit edersiniz. Gösteri yaparsınız, isyanınızı, itirazınızı cümle aleme gösterirsiniz. Yürüyüş yaparsınız, medyada yer bulmaya çalışırsınız. Korsan koyarsınız, o ana kadar problemi duymayanlara propagandanızı yaparsınız. Yalnızca başkalarına değil tabi, kendi büyüklüğünüzü de kendinize gösterirsiniz ve böylelikle sizden insanlar, aslında yalnız olmadıklarını farkederler. Tümünü düşündüğümüzde, simgesel eylem birilerine, halka, sınıfa, millete, tarihe, iktidara, düşmanlara mesaj iletmek üzere yapılır.

Doğrudan eylem, probleminizi gidermeniz için yaptığınız, muhataplarınızı direk etkileyen eylemdir. İş saatinde geyik yapıp işi yavaşlatırsınız, sömürüyü azaltırsınız. Parkı işgal edersiniz, AVM olmasını engellersiniz. Grev yaparsınız, ücretinizi yükseltirsiniz.

Simgesel eylemler hem kolay yapılabilirliği, hem yaygınlaştırılabilirliği, hem de meşruiyeti ile göz boyar. Her ne kadar onlarca alt yasa maddesiyle sınırlandırılmışsa da, özel durumlar dışında -mesela olağanüstü hal koşulları- bir şekilde “izin” verilmiş eylem türüdür. Çünkü değil muhalefet grupları, iktidar bile simgesel eylem şeklini kullanabilir. Çünkü önemli olan mesajın kendisi değildir. Önemli olan o mesajın alıcılarının, mesajı nasıl yorumlayacağıdır. Eğer AKP gibi gerçeklikten bir şekliyle kopmuş ya da olguları manuple etmede ve demagojide üstüne olmayan bir muhatapla karşı karşıyaysanız, mesajlar insanlara başka türlü aksettirilebilir. Miting yaparsınız, darbe çağrısı olarak lanse edilir. Gösteri yaparsınız, çapulcu denir. Yürüyüş yaparsınız, yollar yürümekle aşınmaz denebilir. Korsan koyarsınız, terörist oluverirsiniz.

Doğrudan eylem ise sadedir. Amacınız açık ve nettir. Onu manuple etmek, yanlış aksettirmek çok daha zordur. Çünkü amaçlar açıktır, yollar açıktır, sonuç açıktır, kazanma ve kaybetme durumu açıktır. Ama bu metodun da kendi handikapları vardır. En başta riskleri, potansiyellerinin korkutucu oluşu, kararlılık istemesi. Ardından, kişi sayısıyla orantısız potansiyel gücü. İşi yavaşlatırsınız, göze batarsınız. Grev yaparsınız, yenilirseniz işinizden olursunuz. Ama unutmamak gerekir ki “Risk yoksa kazanç da yok!”

Simgesel eylem ve Doğrudan Eylem dedik. Saf simgesel eylem olamayacağı gibi, saf doğrudan eylemin de olamayacağı da açık. Ama kendi başlarına ele alındıklarında, simgesel eylemin Türkiye’de neden tercih edildiğini açıklamak gerek: Simgesel eylem çoğunlukla basit bir çağrıyla yaratılabilir. Oysa doğrudan eylem irade, örgütlülük, sebat ve çalışma ister. Simgesel eylemle “insan kazanmak” daha kolaydır. Oysa doğrudan eylem için zaten insanları harekete kazanmış olmanız gerekir.

Simgesel eylem hakkının çok daha zor kullanıldığı bir aşamadan geçiyoruz. Gösterilerimiz dağıtılıyor, AKP’nin çeteleri bize saldırmaya çalışıyor, polisleri bizi göz altına alıyor, tutuklanıyoruz, dövülüyoruz. Böyle bir durumda, tabi ki bu sallapati diktatörlüğe karşı gösteri hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Ama bu iktidarı yola getirecek olanın simgesel eylemler, gösteriler olmadığını da görmek gerek.

Doğrudan Eylemleri nasıl organize ederiz? Nasıl yaratırız? Nasıl kazanmasını sağlarız? İşte çalışan sınıf içinde politika yapan, bir ütopyası olan olmayan herkesin bugün tartışması gereken bu.

Kaynak: iwwist.org


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir