1 Ekim Pazar günü Katalan hükümeti, İspanyol hükümetinin tüm karşı çıkışlarına rağmen Katalunya’nın İspanya’dan bağımsızlığı üzerine bir referandum düzenledi. Katalan seçmenlerle İspanyol polisi arasında Katalunya’nın dört bir yanında çatışmalar yaşandı. Ufukta rakip siyasetçiler ve belki de rakip devletler arasında bir hesaplaşma belirirken, 3 Ekim için bir genel grev çağrısı yapıldı. Bu durum karmaşık zorluklar içeriyor: Anarşistler, milliyetçiliği, demokrasiyi veya yeni bir Katalan devletini ve onun polisini meşrulaştırmadan, polis saldırısına karşı Katalan bağımsızlık yanlıları ile nasıl dayanışma gösterebilir? Katalunya’daki birçok anarşistle görüştük ve Katalan anarşistlerinin bu meselelere nasıl yaklaştığını göstermek için aşağıdaki üç röportajı tercüme ettik. (CrimethInc. Ex-Workers Collective)Mossos d’Esquadra (Katalan polisi), Pazar sabahı saat altıya kadar oy verme merkezlerinin kapanacağını veya tahliye edileceğini açıkladı. Bu, insanları oy verme merkezlerini korumak için harekete geçmeye teşvik etmenin bir yolu olarak anlaşılabilir. Guardia Civil (askeri polis) ve Policia Nacional’in (İspanyol polisi) toplumsal olaylara müdahale polisi gemilerle Katalunya’ya getirildi ve otellere yerleştirildi. Sabahın erken saatlerinde oy verme merkezlerini boşaltmaya başladılar ve bu zorla tahliyeler sırasında Katalunya çapında en az 844 insan yaralandı. Gerçek yaralı sayısının çok daha yüksek olduğu düşünülebilir. Bir tanesinde yaşlı bir adam polis saldırısı sonrasında kalp krizi geçirdi; polis onu kurtarmaya çalışan insanlara saldırdı. Bir başkası polis tarafından plastik kurşunla gözünden vuruldu.
Birinci Bakış Açısı:
Dün, 1 Ekim’de, Katalan bağımsızlık referandumu koca bir polis operasyonunun ortasında gerçekleşti. Madrid hükümeti, oylamanın yapılacağı yerleri kapatmakla tehdit etti; bunu önlemek içinse insanlar iki gün öncesinden Katalunya genelindeki liselerin yarısı dahil buraları işgal ettiler. Bazı kasabalarda insanlar seçmenleri dışarıda bırakacak şekilde kilitlenmelerini engellemek için kapıları bile çıkardılar.
İnsanlar, seçim sandıklarını el koymak isteyen polislerden korumak için sabahın 6’sında bir araya geldiler. Günün parolası seçim sandıklarını şiddetsiz bir şekilde korumaktı ve bu çerçevede birçok farklı kendiliğinden tedbir geliştirildi: yol kapatan traktörler, polisin gidebileceği her noktada tedbir alındığından emin olmak için koşturup organize olan insanlar. Bazı kasabalarda polis barikatlarla durduruldu. Benim için önemli bir tanesi ise Sant Carles de la Rapita kasabasında askeri polisin taşlarla geri püskürtülmesi idi.
Binlerce kasabada insanlar polise karşı durdular. Özörgütlenmenin çapını tahmin etmek zor ama büyük şehirlerde birçok insan pasif direnişi seçti ve bu uğurda şiddet görmeyi göze aldı. Bu bazı gerçeküstü sahnelere sebep oldu: polis oy kullanmak isteyen insanlara saldırıyor ve “demokrasiyi savunmak” için seçim sandıklarına el koymaya çalışıyordu, itfaiyeciler seçmenleri polisten korumak için güvenlik kordonu oluşturuyordu, İspanyol ve Katalan polisi kafa kafaya geliyordu. Bunların tümü Katalan polisine karşı (ki çok pisliklerdir) insanlarda bir sempati yarattı, o kadar ki insanlar Katalan polis otobüsleri geçerken alkışladılar. Çok Kafkaeskti.
Günün sonunda Başbakan Rajoy polisin eylemlerinden memnuniyetini ifade etti ve Katalunya’da “bir referandum gerçekleşmediğini” iddia etti. Öte yandan Katalan Başkan Puigdemont, Katalunya’nın referandum yasasını uygulayacağını söyledi – bu yasaya göre referandumu takip eden günler içinde yeni Katalan Cumhuriyeti ilan edilmek zorunda – ve arabuluculuk etmeleri için Avrupalı ve uluslararası devlet başkanlarına çağrı yaptı.
Bu olup bitende bir tane bile anarşist pozisyon yok. Tüm anarşistler anayasal siyaseti, burjuva milliyetçiliğini ve sınıf işbirlikçiliğini reddediyorlar ve Katalan polisini asla alkışlamayacaklar. Durum hiç de anarşistlerin katılımını teşvik eder tarzda değildi ama buna rağmen birçokları kendilerini sokağa çıkmaya karar verenlerin safında buldular. Hangi anarşist polis hayatlarında daha çok söz sahibi olmak istediler diye insanları tehdit edip döverken evinde oturabilir? İspanyol devletinden ayrılmayı, olmadı onu yıkmayı istemek, en azından halk mücadelesi yoluyla zayıflatmak cezbedici. Ve insanların sokaklara çıkması işlerin karışabileceği ve sınırlarını aşabileceği ihtimalini açığa çıkarıyor… inisiyatifi elinde tutan politikacılar olduğundan şu anda bu iş zor olsa bile.
Anarşist ve otorite karşıtı örgütler, sendikalar ve bağımsız sendikalar 3 Ekim için genel grev çağrısı yaptılar. Dün son dakikada, CCOO ve UGT (halk mücadelelerini içerip uysallaştıran “yangın söndürücü” sendikalar) ve Omnium Cultural ile birlikte ANC (en saf haliyle burjuva milliyetçiliğinin ifadesi olan örgütler), genel grev çağrısına katıldılar.
Visca la terra lliure de patriotismes! Vatanseverlikten azade topraklarda yaşayın!
İkinci Bakış Açısı:
Bunu size bir meclis toplantısından çıktıktan hemen sonra yazıyorum çünkü yarın Katalunya’da bir genel grev olacak. Aslında bunu grev olarak değerlendirmiyorlar, daha çok bir iş durdurma gibi. Mahallelerden insanlar yol kapatmalar (piquetes) ve bazı gösteriler organize ediyorlar. Yorulmak nedir bilmeksizin, dopdolu geçen günler bunlar. Sanırım 1 Ekim günü yaşanan olayların görüntülerini gördünüz, gerçekten çok manyaktı.
Anarşistler bağımsızlık sürecine geç ve hazırlıksız dahil oldular. Beş yıldır bağımsızlık teklifi gündemdeydi, hem Katalan hükümetinden hem de CUP gibi solcu, bağımsızlıkçı Katalan siyasi partilerinden. Anarşist ve otorite karşıtı hareketler, bağımsızlık referandumu hareketini çok da takip etmiyorlardı. Bu yüzden tüm olan bitene biraz şaşkınlık içinde yakalandık ki sürecin yıllardır devam ettiğini düşünürsek bu bizi pek de iyi göstermiyor doğrusu. Dünya değişir ve biz farkına varmadan çeşitli güçler birikirken, çoğunlukla kendi fanusumuzda yaşıyoruz.
Birkaç ay öncesinden başlayarak kimisi (independentista) Ulusal Meclis’e, kimisi CUP partisine ait olan bazı mahalleler ve independentista hareketine yakın başka insanlar, referandumunu savunmak için birlikte komiteler şeklinde örgütlenmeye başladılar. İspanyol sansürü oylama öncesinde tırmanıştaydı ve devlet özellikle de referanduma saatler kala internetteki bilgileri kontrol etme amaçlı önlemler alıyordu.
Bu mahalle savunma komiteleri üzerinden insanlar ne (indepedentista) Ulusal Meclis ne de Katalan hükümeti tarafından kontrol edilen ve referandumun ardındaki itici güç olan meclisler örgütlediler. Ulusal Meclisin, hükümetin ve mahalle meclislerinin temsilcileri arasında gerilimler oldu çünkü meclisler Katalan hükümetinin kendi kasabalarını nasıl savunacaklarına dair talimatlarını sorguluyorlardı. 1 Ekim’deki referanduma giden son günlerde, hükümet tarafında epeyce gerginlik vardı çünkü independentista’nın gerçekten kontrol edemedikleri pek çok parçası vardı. Sonunda, mahalle meclisleri seçim günü gerçekleşen lojistiğin büyük kısmından sorumlu oldu ve insanların kendilerini nasıl örgütlediğini ve oy kullanma merkezlerini nasıl savunduklarını belirledi.
Anarşistler referandum kapıya dayanana ve İspanyol hükümeti siyasi özgürlüklerine saldırana dek bu hareketle ilgili ne yapacaklarını düşünmemişlerdi. Devlet sansürü ile yüz yüze kalındığında, kendi mahalle meclislerinde ve toplumsal merkezlerinde zaten örgütlenmiş olan, Barselona’nın farklı kesimlerinden birçok anarşist grup yerel independentista hareketlerine destek vermeye karar verdi.
Anarşist hareket içinde, referandumun kendisini destekleyen insanlar olduğu gibi desteklemeyenler de var. Bağımsızlıkçı insanlar, oy verme hakkı gibi temel demokratik hakları ve siyasi özgürlükleri talep ediyorlar ve bazı anarşistler, anarşistlerin bunlarla bir işi olmaması gerektiğine inanıyorlar. CUP ve Podemos gibi siyasi partiler 2011’de 15M hareketi sonrasında momentum kazanıp sokaklardaki enerjiyi kurumsallaştırdığında irtibatı kaybettiğimiz insanlar da var bağımsızlık hareketinin içinde. Şimdi, referandum ile birlikte insanlar sokaklara geri dönüyorlar, bu yüzden bizim de sokaklarda olmamız için önemli bir an olduğuna karar verdik. Ama bu anarşist kolektifler içinde ve arasında epey tartışmaya neden oldu çünkü independentista’cıların çoğuyla siyasi olarak aynı yerden gelmediğimiz açık.
Bizim için gerçekten çok karmaşık oldu bu süreç. Elbette şahsen beni bağlıyor ama sürekli çelişen pozisyonlar aldım, belirli reformist kampanyaları desteklemek veya tek bir meseleye odaklı hareketlere katılmak gibi. Ama ulusal bağımsızlığa yönelik demokratik bir süreci savunmak… nerede durduğumu söylemek gerçekten zor. Mahallelerde yoldaşların birçoğu da bunu anlamaya çalışıyor.
Kendimizi örgütlüyor ve mahallede faaliyet gösteren independentista’cı gruplarla koordine oluyorduk. Bazı meclislere katıldık ve referandum günü, toplumsal merkezimizi bir bilgi noktası olarak yiyecek içecek, şarj cihazı benzeri şeylerle insanların gelip dinlenerek enerji depolayabileceği bir yer olarak açık tutacağımızı açıkladık. Bu insanlara, kendi kaderini tayin hakkına inandığımızı, devletçi yollara rağmen, toplumun marjlarındaki bu yerlerde kendi yaşamlarımızın kontrolünü doğrudan ele alabileceğimiz başka yollar da olduğunu göstermenin bir yoluydu.
Dolayısıyla evet, destek vermeye karar verdik. Dün oylama günüydü ve ne haberlerde ne de sokaklardaki tartışmalarda başka bir konu vardı. Sohbetlerin tek konusu referandumdu.
Yaşadığım sokakta iki oy verme merkezi vardı. Sabah 5’ten başlayarak sokağa çıkıp barikatlar kurduk. Katalan polisi bize bunu yapma iznimiz olmadığını söyledi. Sonra da yürüyüp gittiler ve 8’den itibaren oy verme işlemi başladı. O kadar çok insan vardı ki sokaklarda… Açıkçası olan bitenlerin akışına kapılmamak çok zordu. Bir sürü yaşlı insan, bir sürü heyecan dolu insan… Bir yandan gerçekten heyecan vericiydi, öte yandansa biraz saçmaydı, independentista seçmenleri sanki dünyanın en gizli kapaklı, en afili işini yapıyorlarmış gibi davranıyorlardı.
Ulusal polis ile askeri polisin Barselona’daki ve Katalunya’nın diğer şehirlerindeki liselerde uyguladıkları şiddete dair videoları görmüşsünüzdür. Ulusal polisin yakınımızda bir yere konuşlandığını duyduk. İşler oradan itibaren yoğunlaştı ve tüm gün sürdü.
Birçok Katalan anarşist oy kullandı. Ben de oy kullandım. Gerçek şu ki kendinizi ana kaptırmamak çok zordu.
Neler olup bittiğine dair anarşist bir analiz olarak…
Birçoğumuz dün çok eve çok rahatsız döndük çünkü olan bitenle aramızda epey fark var. İki hafta önce burada mahallemdeki anarşist kolektif içinde ulusal “kendi kaderini tayin” sürecini savunup savunmama konusunda bir tartışma yaşadık. Bize yakın çok insan vardı, bunlarla bir sürü siyasi ortak noktamız var. Bir Katalan devleti kurulmasına karşı mücadele etmenin daha iyi olduğunu, çünkü sonucun daha küçük bir devlet olacağını söylüyorlardı. Birçok insan da süreci İspanyol devletini istikrarsızlaştırmak adına destekliyordu çünkü şu anda İspanyol devleti çok zayıflamış durumda. İki yöne de gidebilecek bir momentteyiz.
Şahsen ben iki seçenekten de hoşlanmıyorum. Anarşistler olarak duruş noktamızı yitiremeyiz. Sokaklardaki insanları desteklememiz gerektiğini düşünüyorum ama başımıza gelebilecek en kötü şeyin bağımsızlık kazanmış bir Katalan devleti olacağına inanıyorum. Nihayetinde, daha küçük bir devlette daha fazla kontrolümüz olacağına inanmak bugün var olan toplumsal ve siyasal dışlanmaları meşrulaştırmanın bir yolu. Ama bunca yıl elde etmek için mücadele verdikten sonra insanların bir Katalan devletini kendilerine ait bir şey olarak görmemeleri de zor.
İnsanlar gözleri yaşartan bir hırs ve coşkuyla oy vermeye gittiler ama Barselona’da geçtiğimiz aylar içinde hiçbir tepki yaratmayan sayısız polis cinayeti yaşandı. Bu arada da referandum süreci yüzünden Mossos d’Esquadra (Katalan Polisi) iyi çocuk imajı yaptı; bugüne kadar basında her zaman olumsuz bir profilleri olmuştu. Ulusal polis insanlara açık açık işkence yaptı ve birçok insanı yaraladı. İyi tarafından bakarsak, kamuoyunu karşılarına aldılar. Bu yüzden askerileşmiş ulusal polis artık çok kirli görünüyor ve Mossos de Esquadra ise daha “temiz”—ama bu “temiz” imajları, ileride şiddet uygularken daha az engelle karşılaşmaları demek.
Katalan halkının gösterdiği itaatsizliği, direnişi ve polise karşı duruşu teslim etmemiz gerek… Gerçekten inanılmazdı. Dediğim gibi, anarşist hareket yıllardır gelişmekte olan sürece geç dahil oldu ve hazırlıksız yakalandı. Yılların işinin haftalar içinde yapılmasını bekleyemeyiz. Kendi alanımızı yaratmak zor ve biraz alçakgönüllü yaklaşmalıyız.
Üçüncü Bakış Açısı:
Mesele yeni bir devletin kurulmasına yardım etmek değil, bundan ziyade, pratik üzerinden, İspanyol devletinin gerçek alternatifinin özörgütlenme, karşılıklı yardım ağları ve meclisler olduğunu göstermek. Bu şekilde birbirimizi buluyoruz, bazılarımız anarşist ama başka siyasal görüşlerden de epey insan var. Net olan şey, devletçi hiyerarşilere karşı mücadele devrinin kapanmadığı, sadece farklı bir bağlamda devam ediyor. Bir Katalan devleti ortaya çıkarsa, devlete karşı çıkışımızı kendi pratiğimizle, kendi topluluklarımızla, kendi karşılıklı yardım ekonomimizle, aynı ağlardan sürdüreceğiz.
Düşmanım hala kapitalizm, ordu, ruhban sınıfı, zırva politikacılar ve bankacılar. Anarşistler sırf devlet şiddeti ile karşı karşıya kalan insanlarla dayanışma gösterdiler diye anarşist olmaktan çıkmıyorlar. 1937’de ne olduğunu(1) ve devletçiler tarafından ihanete uğradığımızı unutmamamız gerektiğini çok iyi biliyorum ama aynı zamanda şu anki devlete de karşı çıkmalıyız. Ne yapacağız? Öylece dışında durup izleyecek miyiz? Mücadelemiz sokaklarla olup kendi vizyonumuzu sunmak ve devlet şiddetini kınamak, ister İspanyol, ister Katalan, isterse Çin devletinden olsun!
Geçmişte, anarşistler ihanete uğradığında ne olduğunu öğrenmemiz lazım. Bunun tekrar yaşanmamasını sağlamamız lazım, bu da bu durum bitip de özörgütlenmelerimizi inşa etmeye devam edeceğimiz zaman anarşistler ve otorite karşıtları arasında bir konsensüs sağlamamız gerektiği anlamına geliyor. En azından şahsen ben yıllardır bunun için 7/24 çalışıyorum ve ne olursa olsun her gün yaptığım bu şeyi yapmaya devam edeceğim.
Anarşizm bir dogma değil, bir din de değil. Bir yaşam biçimi, bir insan olarak dünya ile uyum içinde hissetme ve yaşama yolu. Her dönem kendi bağlamına sahiptir ve devlete inananların bize daha önce ihanet ettiği doğru ama biz olmadan değişmeyeceklerini de unutmayalım! Kendimize rağmen toplumu etkilemeye devam edeceğiz.
Anarko-Independentista akımı, nasıl baktığınıza bağlı olarak daha “ortodoks” veya dogmatik yoldaşlar tarafından eleştiriliyor. Devletsiz bağımsızlık fikrini destekleyenler var. Çoğunlukta değiller ama geçerli bir pozisyon olduğunu düşünüyorum. Uzun bir süredir anarşistler bağımsızlık meselesine kafa yormuyorlar. Şimdi bu mevzu tartışmalara ve fikir teatilerine yol açtı; aynı görüşleri paylaşmıyoruz ama konsensüs oluşturmaya çalışıyoruz.
Oy verip vermememiz gerektiği konusunda bir fikrim yok ama İspanyol hükümetinin günden güne faşistleştiğini biliyorum. Şaşırdığımdan değil, her durumda İber yarımadasını ve sözde İspanya’yı kastederek “parçalanmaktansa kan dökülsün” diyen bir sloganı onaylayan bir hükümete karşıyım ki bu bile meselenin ne kadar eskiye, yüzyıllar öncesine dayandığını gösteriyor.
Bu konuda anarşist örgütlerin tutumuna gelirsek…
CGT, Katalunya’da şimdilerde CGT’den çok daha küçük bir örgüt olan CNT-AIT tarafından desteklenecek bir genel grev çağrısı yaptı. CGT daha “açık” bir sendika ve Katalunya’daki 25 binin üzerinde üyesiyle sendika seçimlerine katılıyor. CNT-AIT ise ne yazık ki bu miktarın 25’te birini bile temsil etmiyor. Diğer CNT ise Independentista’cılarla çok sert bir ayrışma yaşadı ve anarko-independentista’cılara da karşı.
Özel olarak liberter (yani anti otoriter) olmamakla birlikte, Cooperativa Integral Catalana, birçok aktivist üyeye sahip. Yatay yapıda, hiyerarşik olmayan meclisler şekilde örgütleniyorlar ve kararları konsensüsle alıyorlar. Katalunya’da özörgütlenen ekonomik ağlar kurma ve küçük, hiyerarşik olmayan projeleri koruma amacındalar. Grevi destekliyorlar.
Oca Negra ve Proces Embat anarko-independentista’cı örgütler ve kimi mücadele alanlarında CGT ile birlikte örgütleniyorlar.
Federació Anarquista de Catalunya bir başka görece yeni örgüt ve referandumu kutlayan bir pozisyonları var.
Çeviri: Dünyadan Çeviri – Serap Şen
Bir yanıt yazın