Devrimci Otonomlar’ın 1 Mayıs için yayınladığı bildiri:
Normale dönmek istemiyoruz! İnsanlık için tahribatı büyük olan kapitalizm son gerçeğini göstermiş, tüm insanlığı bir kez daha ölüm ve yoksulluğa terk etmiştir. Kapitalizmin yapısal krizinin ve üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve dünya çapında yaygınlaşan küresel Covid-19 salgını, bize bu gerçeği çarpıcı bir şekilde hatırlatmaktan başka bir şey yapmadı. Kapitalizmin neden olduğu kâra dayalı üretim, ekolojik yıkım, giderek derinleşen eşitsizlik, sağlık, gıda, barınma sistemlerinin sözde refah toplumlarında dahi çökmüş olması, kirli ve kalabalık metropol ve megapoller bu salgının kontrolden çıkmasına doğrudan katkı sundu.
Milyonlarca işçi hala işe gitmek zorunda. Sağlık emekçileri, gıda üretimi, hijyen ve tıbbi malzemelerinin üretim ve dağıtımında çalışan insanların korunması için en üst düzeyde önlemler alınması mümkünken, patronların kârlarının düşmemesi amacı ile üretim ve ürünlerin dağıtımı için milyonlarca işçi canı pahasına çalışma zorunda bırakılıyor. Kâr getirmeyen veya zorunluluk nedeniyle aksayan işlerde çalışanlar ise işlerinden oluyor veya ücretsiz izne çıkartılıyor. Zengin lüks içinde, kendini izole etmiş haldeyken dünya çapında milyarlarca işçi hastalık ve açlık arasında sıkışmış durumda.
Üretim ve dağıtım organizasyonunun salgının yayılmasının engellenmesi ve hastalığın tedavisi için seferber edilmesi mümkün iken kapitalistlerin çıkarına dayalı üretim aralıksız sürüyor. Sağlık ve hijyen için su ihtiyacı acil önlem alınması gereken bir gündem olarak karşımızda durmaktayken toplumsal işlevi olmayan ürünlerin üretildiği fabrikalarda tonlarca su tüketilmeye devam ediyor. Covid-19 tedavisi ilaç ve aşı geliştirme çalışmalarında da patenti kapma yarışı bilgi paylaşımını ve uluslararası düzeyde ortak bilimsel çalışmalar yürütülmesini imkansızlaştırıyor ve hırs mekanizmasına terk ediyor Sınır politikaları binlerce göçmenin insanlık dışı koşullarda yaşamasına neden oluyor. Bu salgının açığa çıkardığı sorunlarla baş edilebilmesi kapitalizmin ortadan kaldırılması ile mümkün olabilir. Bu artık bir tercih meselesi değil varlık yokluk meselesidir. Bunu gerçekleştirebilecek olan tek güç ise işçi sınıfıdır.
Biz bu coğrafyanın anarşist komünistleri olarak önümüzdeki 1 Mayıs’ı, dünyanın dört bir yanındaki emekçilerin kapitalizme karşı dünya çapındaki birleşik kavgasının başlangıcı olarak görüyoruz. Son dönemde Şili’den Lübnan’a, Fransa’dan Irak’a dünyanın dört bir yanında yükselen toplumsal hareketler dünya çapında bir mücadele dalgasının kaçınılmaz olduğunu bize göstermektedir. İş yerlerinde grevler artmakta, faturaları ve kiraları ödememe eylemleri yayılmakta, göçmenler ve yaşlılar gibi dezavantajlı gruplar için yerel dayanışma çalışmaları yürütülmektedir. Bugün önemli olan yakında göreceğimizden kuşku duymadığımız bu mücadeleleri küresel bir devrimci alternatife dönüştürmektir.
Bu nedenle dünyanın dört bir yanında bulunan anarşistler, komünistler, devrimci sendikalistler ve diğer radikal politik grupların yan yana geleceği yeni, ortak politik hedefleri ve mücadele araçlarını tartışacağı devrimci bir enternasyonalin inşa edilmesi gerekmektedir. Bu coğrafyanın Anarşistleri olarak dünyanın dört bir yanındaki yoldaşlarımızla, bu 1 Mayıs’ı emekçilerin mevcut kriz karşısında yaratacakları yeni küresel bir devrimci mücadelenin dalgasının sembolü olarak selamlayalım. 1 Mayıs’ta tarihsel “Enternasyonel” ve “Herkes Barikata” gibi işçi ve devrimci marş ve türkülerini her dilde, dünyanın dört bir yanında, evlerimizin camlarından, iş yerlerimizde veya sokakta, her neredeysek haykıralım. Egemen sınıflara son kavganın yaklaşmakta olduğunu hatırlatalım.
Kapitalizme karşı Doğrudan Eyleme ve Toplumsal Devrim Yolunda Buluşmaya Çağırıyoruz!
Yaşasın Anarşist Toplumsal Devrim!
Devrimci Otonomlar
Bir yanıt yazın