Yunanistan Halkı İle Gerçek Bir Dayanışma Nasıl Kurulabilir? – Mikail Fırtınacı

Yunanistan’da geçen hafta başlayan yangınlarda en az 79 kişi öldü. Ülkede son on yılın en büyük afeti olan bu yangının yarattığı yıkım kapitalizmin yarattığı dev küresel yıkımın bir görüngüsü aynı zamanda. Sadece son bir haftada İsveç’in kuzey kutup dairesinde eşi görülmemiş aşırı sıcaklar yüzünden orman yangınları oldu. Kuraklıklar nedeniyle Avrupa’da tarımsal üretim beklentinin altında ve bu aynı zamanda kıtlık ve gıda fiyatlarında artış riski demek. Yine bilim insanları 1970’den beri devam eden bir sürecin, dünya kaynaklarının yenilenme hızından daha çabuk tüketilmesinin bu yıl rekor kırdığını gösteriyor. Buna göre şimdiden doğanın kendisini yenileme oranını aşan bir hızla, henüz Temmuz ayında bir yılda yenilebilir doğal kaynaklardan fazlası tüketilmiş bulunuyor. Bu sürdürülemez bir durum demek.*

Grafik: Kaynakların aşırı tüketim nedeniyle yenilenme süresinden daha hızlı şekilde tüketildiğini gösteriliyor. Bu durum kaynakların yıllar içinde tüketilme hızındaki artışı gösteriyor.

Bütün bunların temel sebebi dünya kaynaklarının insan nüfusu için yeterli olmaması değil, kaynakların akıl dışı tüketilmesi. Kar üretimini amaçlayan bir üretimden insan ihtiyacı temelli, dünya çapında planlı bir üretime bir an önce geçilmediği sürece gezegenin yok oluşuna hızla yaklaşıyoruz.

Yunanistan’daki afet de bunu net bir şekilde gösteriyor. 2008’de başlayan ekonomik kriz ile birlikte AB güdümündeki kemer sıkma politikaları uygulayan Syriza hükümeti itfaiye hizmetlerinde 330 milyon Euro civarında bir kesintiye gitmiş. Buna karşılık Yunanistan aynı zamanda NATO’nun ulusal gelirine oranla en çok askeri harcama yapan ikinci ülkesi! Orman yangınlarını söndürmek için helikopterlerine yakıt bulamayan hükümet, Ege’de savaş gemi ve uçaklarını bolca fon ayırabiliyor!

Buna karşılık Syriza hükümetinin ülkenin kaynaklarını militarizm uğruna bu şekilde boşa harcaması delice bir kendini yok etme isteğinin sonucu değil. Ege’nin öteki kıyısında, Türkiye de bu yıkıcı militarist rekabetin diğer kutbunu oluşturuyor. İki sözde müttefik, halkları arasında hiçbir sorun olmayan bu iki ülke, dehşet bir silahlanma yarışı içerisinde ufacık Egeyi bir savaş üssüne çevirmiş durumda.

Yunanistan halkına karşı hissedilen dostane duygular elbette çok olumlu. Yoğun milliyetçi diskura karşı enternasyonalist dayanışmanın kök salabileceği bir zeminin hala toprak altında olduğunu gösteriyor. Buna karşılık gerçek ve sağlam bir dayanışma için iki şeyi kararlı ve istikrarlı bir şekilde ortaya koymak gerekiyor:

1) Militarist rekabet, iki ülkenin işçileri, ev kadınları, öğrencileri kısacası proleterlerine değil kapitalist devletine hizmet ediyor. Militarist rekabette sadece iki ülkenin yoksulları kaybediyor. Gerçek bir enternasyonalist dayanışma için arkaik ve yıkıcı bir kuruma dönüşmüş ordunun ve militarizmin radikal eleştirisini geliştirmek gerekiyor.

2) Milliyetçi ve dinci bağnazlıkla mücadele etmek için militarist rekabet ile doğal afetler arasındaki bağı net bir şekilde ortaya koyabilmek gerekiyor. Yunan halkından nefret eden, ‘bunlar gavur, o yüzden oluyor’ diyen Türkiyeliler olduğu gibi, Ortodoks kilisesi de hükümetin ateistlerin elinde olmasından dolayı bu felaketin gerçekleştiğini söylüyor. Bu dinci-gerici obskürantizm ile mücadelenin başlıca yolu, ‘doğal’ gibi görünen afetlerin kapitalizmden kaynaklandığını somut bir şekilde açıklamak. Türkiye’de kar oranları düşünce sigorta parası için onlarca fabrikayı yakan patronlar ile, militarist rekabeti sürdürmek için ormanların yanmasına göz yuman Syriza hükümeti arasında hiçbir fark yok. İkisi de aynı akıl dışı, çöküş içindeki kapitalist sistemin kendi çıkarlarının ötesini görmeyen sömürücüleri. İkisine karşı Türkiye ve Yunanistan proleterlerinin çıkarları ortak ve ancak birlikte mücadele edip ulusal sınırları ortadan kaldırarak kurtuluşa birlikte ulaşabilirler.

* https://www.theguardian.com/environment/2018/jul/23/earths-resources-consumed-in-ever-greater-destructive-volumes


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir