Fransa’da Macron’un Reformlarına Karşı Genel Grev Çağrısı

İşveren katkı payındaki kesintiler, Code du travail (işçi hakları hukuku)’ndaki yozlaşma, emeklilik reformu: Macron hükümeti işçilerin mücadeleyle kazandığı her şeye karşı başlatılan yıkımı tamamlamak için iş başında. Bu nedenle Fransa’daki militanlar işçileri, geçmiş mücadelelerden ders çıkartarak ülke ekonomisini felç edecek bir genel greve çağırıyor.

Fransız anarşist örgüt Alternative Libertaire, Macron hükümetine karşı eylem çağrısında bulundu.

40 yıllık kemer sıkma politikası

Her şeye rağmen yine de patronları büyük karlar elde etmekten alıkoymayan düşük büyüme hızı ile yüzleşen sağ ve sol hükümetler (81-82 yıllarındaki ara dönem dışında) burjuva programına sadık kaldı: Kemer sıkma. Bu, Fransa’nın Kurtuluşundan beri işçilerin mücadele ile elde ettikleri bütün kazanımları hedef alan politikanın adıdır.

Bu halk karşıtı politikalar, seçmenler değişim vaadi için umutlarını ortaya koyarken, sağ veya sol fark etmeksizin tüm hükümetlerce sahiplenildi. Tekrar eden hayal kırıklıkları, Beşinci Cumhuriyet’i çaresiz bırakarak, boykot ve Le Pen’in oylarındaki artışla sonuçlandı. Her ne kadar sermaye bu dönemden kazançlı çıksa da şimdi halkın öfkesinin seçimle dindirilemeyeceğinden endişeliler. Bu nedenle burjuvanın parlak stratejistleri Macron’u öne sürdü. Ne sağ, ne sol, hatta merkez bile değil, ama modern!

Macron, burjuvanın trump kartı

Başarıyla seçildikten sonra Macron yönetiminin asıl görevi sosyal[1]patlamaları zapt etmek ve işçilerin kazanımlarına yönelik yıkımı nihayete erdirmekti. Direniş, grev ve kitlesel eylemler hükümetleri engelleyemese de ultra-liberal[2]politikalara gem vurdu. İşveren katkılarının[3]düşürülmesi yasal kazanımların sonudur, kamusal eğitimdeki bütçe kesintileri ilkokuldan üniversiteye paralı eğitimin zaferi, Code du Travail ve sendikal hakların yıkımı ise işçilerin yıkımı demektir. 2018 Ocak ayında yürürlüğe girmesi beklenen reformların korkunç sonuçları olacak. Ve OHAL tedbirlerinin gündelik hayatta uygulanması sendika üyelerine, eko-militanlara, göçmenlerle dayanışan aktivistlere yönelik baskıyı daha da körükleyecek.

Artık yeter mi, yoksa daha fazlasına göz mü yumacağız?

Macron seçimlerdeki desteği kaybetmeye başladı ve daha önce söz verdiği politik şeffaflık çoktan yalan oldu. “Rentrée sociale”[4]terimi hiç daha geçerli olmamıştı. MEDEF[5]yaz okulundaki protestonun ve 12 Eylül’deki grevin başarılı olmasını sağlamalıyız.

Aynı zamanda geçmiş mücadelelerden de dersler çıkarmalıyız, direnmeye devam eden sendikalar Eylül ayındaki grev için hazırlanıyorlar. Tek başına bu üç gün hiçbir şeyden yeğdir ama kazanmak için yeterli değildir. Her ne kadar üç günlük yevmiye kaybedilecek olsa da, sendikalar ve işçiler üç günlük genel grev için çağrıda bulunmalıdır. Üç gün boyunca ekonomiyi, sanayi bölgelerini, ticaret alanlarını, okulları ve üniversiteleri sekteye uğratmak, kapatmak. Bu demektir ki dördüncü günün sabahında bir sonraki adımın ne olacağına ve anti-kappitalist mücadeleyi nasıl yükselteceğimize dair karar vermek için daha güçlü bir pozisyonda olacağız. (Kaynak: isyandan.org)


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir